YERALTI GÜNLÜKLERİ SERİSİ | GREGOR VE FELAKET KEHANETİ KİTAP YORUMU

yeralti-günlükleri-serisi-gregor-ve-felaket-kehaneti

Merhaba arkadaşlar arayı çok açmadan, sıcak kahvemi de alıp size Yeraltı Günlükleri Serisi’nin ikinci kitabı olan Felaket Kahaneti’ni  yorumlayayım dedim ve işte burada karşınızdayım.

Önceki yazımda size genel olarak seriden bahsetmiştim, dili olsun, akıcılığı olsun, türü olsun hepsini söylemiştim. O yüzden ben bu yazıda direk ikinci kitaptan bahsetmeyi planlıyorum.

 

Akıcılık konusunda Suzanne Collins ilk kitap gibi ikinci kitapta da çok başarılıydı, ben hiç okurken ‘’off bu seriden yoruldum başka bir şey okuyayım da sonra seriye dönerim’’ demedim.

Kitap Gregor’un yatağında uyanması ve gözlerini açmadan önce birileri tarafından izlendiği hissine kapılıp hareketsiz bir şekilde gözlerini açıp odaya göz gezdirmesi ve sonucunda da pencere pervazında sadece antenlerini oynatan bir hamam böceği olduğunu fark etmesiyle başlıyor. Eh o kadar yeraltı macerasından sonra hamam böceklerine karşı bakış açısı değiştiği için annesi görüp onu terlikle öldürmeden önce Gregor alıp, mutlu olacağını düşündüğü mutfak çöpüne götürüyor.

 

Son zamanlarda kafasını nereye çevirse hamam böceği gördüğünü, hiçbirinin kaçma çabası ya da bir yerlere gitme çabası olmadığını ve orada öylece dikilip Gregor’u izlediğini düşünmeye başlıyor bizim Gregor. Eh sizin de tahmin edeceğiniz üzere bu işte bir bit yeniği olduğunu yakın zamanda anlıyoruz.

 

Gregor kardeşi Bot’u parka karın üzerinde kaymak için götürüyor ve bir an için arkasını döndüğünde Bot’u göremiyor, sonrasında hamam böceklerinin onu yeraltına götürdüğünü anlayıp peşlerinden gidiyor ve yeni Kehanetimiz, Yeraltı maceramız kaldığı yerden devam ediyor.

 

Bu sefer kehanetGregor’a  beyaz bir dev sıçan bulup öldürmesini söylüyor. Ayrıca kehanette ‘’Öldür bebeği, Öldür kalbini. Öldür en hayati parçasını.’’ dizeleri geçtiği için kardeşi Bot’un tehlikede olduğunu düşünüyor bütün REGALİA* halkı. Ayrıca size Gregor’un da geçtiğimiz kitapta bir yarasası olduğunu söylememiştim bunu da söyleyeyim. O da artık Yeraltlılar yani Regalia halkı gibi, ayrıca kehanetlere göre bir savaşçı.

Gregor ve çetesi (kehanette bahsi geçenler) yeni bir maceraya atılıyorlar bu kitapta ve yine bir çok kayıp ile ilerliyor kitabımız. Sonunda tabi ki Gregor hayatta kalıyor ama kimler hayatta değil ?
Bu kehanette tabi ki bütün sıçanlar Gregor’u engellemeye çalışıyorlar, çünkü kehanete göre beyaz sıçan başa geçtiğinde bütün yeraltı sıçanların olacaktır. O kadar sıçana rağmen Gregor ve onun mükemmel çetesi direniyor. Sonuçlarını da kitabı okuduktan sonra görüyoruz.

Ayrıca size birkaç karakterden bahsetmek istiyorum, geçen yazımda pek bahsetmemiştim  ama seriyi biraz daha iyi tanımanız için kabaca bazı karakterleri tanıtıcam ;

Luxa : Yeraltının gelecek hükümdarı, ebeveynleri sıçanlar tarafından öldürülmüş, en yakın arkadaşı aynı zamanda da kuzeni Henry fakat Henry tarafından ihanete uğramıştır.

Vikus : Luxa’nın büyükbabası, Luxa başa geçene kadar Regalia’yı o ve eşi ( Solovet) yönetiyor.

Aurora : Luxa’nın yarasası.

Ares : Henry’nin yarasası. (sürpriz değişiklikli)

Howard : Luxa’nın uzaktan kuzeni.

Ripred : *Öfkeci sıçan. İlk kitaptan beri maceramızda bulunan bir sıçandır ve özeldir. Çok iyi dövüşür, doğuştan.

Temp : Dev hamam böceği, ayrıca Bot için canını bile verir.

 

*REGALİA ise Yeraltında insanların yaşadığı şehrin adıdır.

 

Yazımızı okuyup beğendiyseniz sitemizdeki reklamlara tıklamayı unutmayın, destek amaçlı.

 

Blog yazımın yanında Youtube da video olarak  yorum yaptım izlemek isterseniz linki bırakıyorum https://www.youtube.com/watch?v=fBsQLwkIHtM

 

Ayrıca bizi @efsunlublog adresinden de takip edebilirsiniz.

Kişisel kitap hesabım için de @infiniteloneli den bana ulaşabilirsiniz.

Youtube kanalımı da takip etmeyi unutmayın Aybike Parlak

Aybike Parlak

3 Mart 1998 doğumluyum, doğduğum andan itibaren hayvanlarla beraber büyüdüm, şuanda da 2 kedi, 1 köpek annesiyim. Hayal kurmayı, gezmeyi, arkadaşlarımı, kitap okuyup bir şeyler izlemeyi ve yazmayı küçüklüğümden beri çok seviyorum. Hayatta ki amacımı hala kestirebilmiş değilim ama şuanlık hayvanlarla ilgilenmeye çalışıyorum, çünkü onların bize ihtiyacı var. (Veteriner Teknikerliği öğrencisi oldum bu yazıyı yazdığımdan beri.
Genel olarak çok tembel birisiyim (blog işi tembelliğe karşı ama halledicez bir şekilde) Ortaokuldayken çok fazla deneme türü, hikaye yazıyordum fakat baya bir süredir yazmıyorum ayrıca şu sıralar kitap okumakta da zorlanıyorum ama kitaplara ve yazma işine tekrar odaklanmak istiyorum.
Kısaca deneyimlerim, sevdiğim şeyler, yorum yapmak istediğim şeyleri sizinle paylaşmak, fikrimi belirtmek istiyorum. Umarım sizin için de yararlı olur. Henüz insanlara kendimi anlatma konusunda yetersiz de olsam beni anladığınızı umuyorum ve zamanla geliştikçe her şey daha iyi olacak. Umarım yazılarımızı beğenirsiniz.

Önerilen makaleler

2 Yorum

  1. Yorumlar iyi yazım tarzınız akıcı okutuyor yazılarınız tşkler

  2. Çok teşekkür ederim yorumunuz için, iyi günler diliyorum ❤🌺

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: