Karanlığın Sol Eli – Kitap Yorumu
Merhaba arkadaşlar! Sizlere, Ursula K. Le Guin’in çok beğenerek okuduğum, Karanlığın Sol Eli kitap yorumuyla geldim. Aslında ben bu kitabı okuyalı yaklaşık olarak bir ya da iki ay oldu. Ancak ben sitede yayınlamayı unutmuşum ehehhe. 1000k hesabımda hiç vakit kaybetmeden yayınladığım için yorumları buraya atmayı unutuyorum ama sonra bir anda yükleniyorum buraya da…
Ursula’dan daha önce Sürgün Gezegeni kitabını okumuştum ve o da Çember serisinin bağımsız hikâyelerinden birisiymiş ve onu da çok severek okuduğumu belirtmem gerek.
Eh, lafı uzatmadan size kitabımızın konusundan bahsedeceğim ve yorumuma geçeceğim.
Karanlığın Sol Eli – Arka Kapak:
“Bilim-kurgu”nun en önemli iki ödülü olan Hugo ve Nebula’yı kazanarak kısa zamanda türünün klasikleri arasına giren “Karanlığın Sol Eli”, dünyamıza çok benzeyen Kış adlı bir gezegende geçer.
Bu gezegende yılın en sıcak zamanlarında bile yarı-kutup iklimi yaşanır ve tüm sakinleri çift cinsiyetlidir (androjen). Cinsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı bu gezegende kişiler yılın belli bir döneminde o anki hormonal durumlarına göre erkek ya da kadın olmaktadırlar. Öyle ki, birkaç çocuk doğurmuş bir ana daha sonra başka çocukların babası olabilmektedir.
“Arkadaşlık” ve “sevgililik” arasındaki “boşluk” anlamsızlaşmış; insan düşüncesini belirleyen düalizm eğilimi azalmış; insanlığın güçlü/ zayıf, koruyucu / korunan, hükmeden / hükmedilen, sahip olan / sahip olunan… ve benzeri ikiliklerini oluşturan temeller zayıflamış gibidir. Cehaletin, şimdinin, mevcudiyetin ilerlemeden daha gözde olduğu bir gezegendir Kış.
Bir gün Kış’a uzaydan bir erkek elçi gelir ve onların da katılmasını istediği bir gezegenler birliğinden söz eder… Elçinin gelişiyle birlikte yerli ile yabancı, erkek ile dişi, benzerlik ile benzemezlik, parça ile bütün arasındaki ilişki ve çelişkiler insanlardaki karşılıklarını bulup yaşamaya başlarlar…
Zihni kapasitesini zorlayan hayaller kurmayı hâlâ sevenler için…
Karanlığın Sol Eli – Kitap Yorumum:
Karanlığın Sol Eli – Kitap’tan Alıntılar:
Kehânet peygamberlerin, falcıların ve fütürologların işidir. Romancıların işi değildir. Bir romancının işi yalan söylemektir.
Gethen normundan çok fazla uzun değilim ama farklılık kalabalık içinde iyice belirginleşiyor. “İşte o, bakın, Elçi orada ” Elbette bu da işimin bir parçasıydı; ama zaman geçtikçe kolaylaşmak yerine zorlaşan bir parçasıydı kalabalık içinde bilinmemeyi, aynılığı gitgide daha çok arar oluyordum. Herkes gibi olmak için yanıp tutuşuyordum.
“Kimsenin hizmetçisi değilim. İnsan kendi gölgesini taşımalı…”
“İnsanlar arasında yerim yok. Kimse beni görmüyor. Konuşuyorum ama duymuyorlar. Geliyorum ama karşılamıyorlar.”
“Ben aletleri cezalandırmam. Ancak kötü bir ustanın elinde tehlikeli olabilir onlar.”
Bu şekilde de ülkemi gayet iyi yönetiyorum. İnsanları yalnız korku yönetir çünkü. Başka hiçbir şey işe yaramaz. Başka hiçbir şey bu kadar sürmez.
“Soruyu soran cevabını bilse bedelini ödemezdi.”
Kış düşman bir dünyadır, en ufak bir yanlışın cezası kesin ve ani olur: Soğuktan ya da açlıktan ölüm. Ne hata payı var ne bağışlanma.
Herkes başlangıçta eşit. Ama belli ki böyle eşit devam etmiyorlar.
“Hayatı mümkün kılan umulmayan şeylerdir.”
“Size haksızlık etmek istememiştim, Estraven.”
“Ama ettiniz. Garip bu. Tüm Gethen’de size tamamen güvenen tek adam benim ve tüm Gethen’de sizin güvenmeyi reddettiğiniz tek adam yine benim.”“Ateş ile korku iyi birer uşak, kötü birer efendidir.” Korkuyu kendisine hizmet ettiriyor. Ben uzun yolda korkuya teslim olabilirdim.