Merhaba arkadaşlar!
Bir Stefan Zweig klasiği ile karşınızdayım!
Bugün bahsedeceğim kitap: “Bir Çöküşün Öyküsü”
Bir Çöküşün Öyküsü
Yazar: Stefan Zweig
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Tür: Öykü
Sayfa Sayısı: 48
Arka Kapak Yazısı: Bu son derece çarpıcı çöküş öyküsü, XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmış aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanır.
Madame de Prie günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya’ya sürülür. İktidar sahibi ve ilgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra, ne kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi beklemektedir onu.
Ancak iktidar savaşları, entrikalar ve eğlenceden ibaret boş saray hayatı varoluşuna anlam katan tek şeydir.
Hem kendini hem çevresindekileri sürekli kandırma eğilimindeki bu sığ kibirli kadın, malikânesinde gösterişli eğlenceler düzenleyerek Paris’teki hayatını yeniden canlandırmaya çalışır. Giderek mantıklı düşünme yetisini bütünüyle yitiren Madame de Prie, yeniden bütün dikkatleri üzerine çekebilmek için inanılmaz bir plan yapar.
⅏
Arkadaşlar, açıkça itiraf etmek gerekirse ben bu öyküyü okurken Madame de Prie’nin çöküşünü içimde hissettim. Kitabı bitirip de sonuna geldiğimde, üstüme öyle bir ağırlık çöktü ki o gün kendimde bir şeylerle ilgilenecek güç bulamadığımı söyleyebilirim.
Stefan Zweig en etkili anlatımlarından birisini bu kitapta sergilemiş olmalı!
Stefan Zweig – Bir Çöküşün Öyküsü Alıntıları:
- “Bütün eğlencelerin henüz başlangıcı olan akşam, bir sondu burada.”
- “Uçuruma dans ederek düşmek istiyordu.”
- “O ancak yaşamın içinde canlanırdı, yalnızlıkta çöküp gölgeye dönüşürdü.”
- “Çünkü insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi, kahramanlarını kendi seçer.”
Instagramdan bizi takip etmeyi unutmayın! -> @efsunlublog
Ayrıca bookstagram hesabımdan da, okuduğum kitaplar hakkında yorumlar yapıyorum, takip etmek isterseniz, kullanıcı adım: @seminguncesi
Merhabalar,
Avusturyalı roman, tiyatro, biyografi yazarı Stefan Zweig’i ilk olarak ”Satranç” kitabıyla tanımıştım. ‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romanını da dün itibariyle bitirdim. ”Olağanüstü Bir Gece”, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimini anlatmaktadır. Romanda beni en çok etkileyen cümle şu iki cümle olmuştu:
-Kendisini bulmuş olan insan dünyada hiçbir şeyi kaybetmeyecektir. Kendi içindeki insanı kavramış olan insan ise bütün insanlığı anlayacaktır.
-Ne var ki bu satırları zaten sadece kendim için yazacaktım ve kendime bile tam açıklayamadığım bir şeyleri başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir niyetim hiç yoktu.
‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romandan altını çizdiğim, en sevdiğim yirmi alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/olaganustu-bir-gece-romanindan-muhtesem-20-alinti/
Umuyorum ilgiyle okursunuz,
edebiyatla ve sağlıkla kalın.
Paylaşımınız için teşekkür ederim, sitenizi ziyaret edip alıntılarınıza bakacağım. 🙂