Işıklar Sönünce – Kitap Yorumu

agathachristie-isiklarsonunce-efsunlublogyorumu

Merhaba arkadaşlar!

Bugün, son okuduğum Agatha Christie kitabından bahsetmeye geldim! İçinde dokuz öykünün bulunduğu Işıklar Sönünce adlı kitabından size kısaca bahsedeceğim.

 

Işıklar Sönünce

Yazar: Agatha Christie

Yayınevi: Altın Kitaplar

Tür: Polisiye

Sayfa Sayısı: 166

Arka Kapak Yazısı: Cinayet, karasevda, doğaüstü güçler gibi konuları işleyen bu yedi öykü Agatha Christie’nin ölümünden yirmi bir yıl sonra bulunmuştur. Bu öyküleri okuyunca yazarın neden polisiye romanlar kraliçesi unvanını kazandığını bir kez daha anlayacaksınız.

Arka kapakta yedi öykü yazıyor olmasına rağmen Işıklar Sönünce kitabının içinde dokuz tane öykü vardı.

Agatha Christie – Işıklar Sönünce İçindekiler:

  • Düşteki Ev
  • Aktris
  • Uçurum
  • Noel Macerası
  • Yalnız Tanrı
  • Manx Altınları
  • Duvarın Gizlediği
  • Bağdat Sandığının Esrarı
  • Işıklar Sönünce

Öykülerin hepsinden kısaca tek tek bahsedeceğim.

  • Düşteki Ev

Biraz psikolojik gerilim olduğunu düşünüyorum ayrıca bu öykü bana tamamlanmamış, eksikmiş gibi geldi. Bunun nedeni olarak da okuduğum bir önceki Agatha Christie kitaplarıyla kıyaslayınca eksik olduğu hissine kapıldığımı düşünüyorum ayrıca bu öykülerin, Agatha Christie’nin ölümünden yirmi bir yıl sonra bulunduğu da varsayarsak her şey daha da açık oluyor.

Belki tamamlamaya vakit bulamadan hayatını kaybetti, belki de yarım kalmasını istedi, bilemeyiz. Sadece bana biraz yarım kalmış gibi hissettirdiğini söyleyebilirim.

⸙Bu, John Seagrave’in mutsuz yaşamının, kötü biten aşkının, düşlerinin ve ölümünün hikâyesidir.

Öykünün giriş cümlesi bu ve tüm öykü aslında giriş cümlesinde özetleniyor.

John Seagrave, hayatının aşkı olduğunu düşündüğü Allegra Kerr’i buluyor fakat ona kavuşamadan bir ayrılığa sürükleniyorlar. Bunun sebebi ise Allegra Kerr’in psikolojik rahatsızlığıdır.

Aynı şekilde, John Seagrave de bir psikolojik soruna sahip, tabii sorununu tam anlayamadım ama onu yavaş yavaş delirten bir ev düşlüyordu. Zamanla da o eve hapsolarak bir gün rüyasından hiç uyanamadı.

Aslında çok güzel, dikkat çekici bir öyküydü ve benim çok hoşuma gittiğini dile getirebilirim.

Agatha Christie – Işıklar Sönünce Alıntılar:

  • “Gurur, insanın duygularını saklamasına yarar. Onları hissetmene engel olamaz.”
  • “İnsanlar ne kadar günahkâr olduklarının söylenmesinden hoşlanırlar.”
  • “Uğursuzluğun yuvasına uğursuzluk getiremezsin.”

 

  • Aktris

Beni oyunculuğuna izlemeden, sadece okuyarak hayran bırakan Nancy Taylor’un yeni adıyla Olga Stormer’in hayranlığıyla yazıyorum bu yazıyı…

Ayrıca, Agatha Christie’nin yazımına bir kez daha hayran kaldım. Karakterleri oluşturma şekli ve onları yönlendiriş şekline hayranım.

Kısa bir hikâyeydi ve Agatha Christie’nin keskin polisiye zekasını ince ince işlediği muhteşem bir öyküydü.

Agatha Christie – Işıklar Sönünce Alıntılar:

  • “Kim bu Nancy Taylor?”

“Ölü kalması gereken bir kız, Danny… Bu leş kargası onu diriltene kadar da ölüydü.”

“Yani?”

“Ben, Danny. O benim.”

  • “Olga Stormer şeytanın ta kendisiydi!”
  • “Sadık hizmetçim Maud sinemadan dönmeden önce bonemle önlüğümü çıkarmalıyım. Bu gece sinemada ‘çok güzel bir dram’ olduğunu söylemişti. Fakat en güzel oyunu kaçırdı. Bu gece en başarılı rolümü oynadım, Danny. Ah, Danny, Danny, ben bir aktrisim!”

 

  • Uçurum

Agatha Christie seviyorum evet, zaten yazdığım tüm yorumlarda da beğendiğimi dile getiriyorum ama bu hikâye, nasıl desem? Bana yeterince dikkat çekici gelmedi sanırım pek bir olayı olmadığı için ve sıra dışı bir psikolojiyi yansıttığı için…

Agatha Christie – Işıklar Sönünce Alıntılar:

  • Ama Clare yakında iyileşemedi. Bir daha asla iyi olamadı. Kendini kandırmaya devam ediyordu. Kendini kandırıyordu, çünkü sekiz kişi Vivien Lee’nin kazayla ölümüne tanık olmuştu.

 

  • Noel Macerası

Söylentilere göre Hercule Poirot karakterinin ortaya çıktığı ilk öyküymüş ama kesin bir bilgi olmamakla birlikte, içinde Hercule Poirot’un olduğu bir öykü.

Ayrıca, benim Hercule Poirot karakterini tanıdığım ilk öykü olduğunu da söyleyebilirim.

Hercule Poirot’un keskin ve ilahi bir zekası var, insanların gözlerine bakarak niyetlerini ortaya koyabiliyordu…

 

  • Yalnız Tanrı

Kitaptaki en sevdiğim öykülerden birisiydi. İki farklı, iki yalnız insanı bir araya getiren eciş bücüş yalnız Tanrı’nın önünde denk geliyorlar.

Frank Oliver, hiçbir yere dikiş tutturamayan bir adamken, British Museum’daki yalnız Mısır Tanrısını görünce onda kendini buluyor ve her gün Yalnız Tanrı’sını ziyaret ediyor. Bu ziyaretleri sırasında, Yalnız Tanrı’sını izleyen bir başka kadını görünce şaşırıyor hatta Yalnız Tanrı’sı keşfedildiği için üzülüyor bile ama gel gelelim ki zaman geçtikçe o kadınla tanışmak istiyor.

Umutsuz bir aşk hikâyesi gibi gözükse de mutlu sonla biten bir öyküydü ve Yalnız Tanrı bir kez daha yalnızlığı ile baş başa kaldı…

Agatha Christie – Işıklar Sönünce Alıntılar:

  • “Dinleyin! Arkadaş olamaz mıyız? Londra’da kimsem yok. Yeryüzünde yapayalnızım ve sizin de öyle olduğunuza inanıyorum. Dost olmalıyız. Zaten bizi küçük tanrımız tanıştırdı.”
  • “Vefasızlığın” ne olduğunu ancak tanrılar bilirdi.

 

  • Manx Altınları

Bu öyküyü okurken kendimi Edgar allan Poe öyküleri okuyor gibi hissetmekten alıkoyamadım. Belirli bir gizem peşinde koşmaları hoşuma gitmişti ve en çok hoşuma giden de, ‘zafere giden her yol mubahtır’ ilkesinin aile içinde bile nasıl sarsıcı sonuçları olduğunu görebilmekti.

 

  • Duvarın Gizlediği

Hikâyeden bahsetmek yerine beni en çok etkileyen repliği buraya yazmak istiyorum çünkü hikâye bütünüyle bir ressamın aşkı ve ona duyulan aşka dair gözlerinin kör oluşunu içeriyor.

Agatha Christie – Işıklar Sönünce Alıntılar:

  • “Bazen ruha ulaşmak için vücudu mahvetmek zorunda kalırsın.”

 

  • Bağdat Sandığının Esrarı

Açıkçası kitabı bitireli çok oluyor, Fare Kapanı kitabından hemen sonra okuyup bitirmiştim ki bu da yaklaşık bir ay öncesi kadarı oluyor… Bu öykü ise aklımda hiç kalmamış nedense… Şöyle kısaca bir göz attığımda yine Hercule Poirot’la ilgili bir öykü olduğunu fark ettim.

İşlenen bir cinayetin saklanma nedeni, çözümü ve yine Hercule Poirot’un müthiş zekasını konuşturduğu kısa bir öyküydü bu da.

Agatha Christie – Işıklar Sönünce Alıntılar:

  • Ben de dâhiyim, fakat diğer insanların dehalarını da takdir ederim.

 

  • Işıklar Sönünce

Ve artık son öykümüze geldik…

Açıkçası bu hikâyeyi tuhaf buluyorum ve hikâyedeki ana karaktere acayip derecede uyuz oluyorum. Gerçek anlamda, kadına hiç ısınamadım çünkü aşk ve para arasında kalıp, aşkından vazgeçerken türlü oyunlarla sevdiği adamı suçlu hissettirip onu terk eden karakterler görünce benim tepem atıyor.

Bu hikâyede tam olarak böyle olmasa da, buna benzer bir olay yaşandı…

Agatha Christie – Işıklar Sönünce Alıntılar:

  • “Bir insan tüm dünyayı ele geçirir, fakat ruhunu yitirirse bunun ne yararı olur?”
  • “Savaşın günahları çok.”
  • “Henüz ışık varken hatırlayacağım ve karanlıkta unutmayacağım.”

 

 

İşte, Işıklar Sönünce kitabı bütünüyle böyleydi.

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim, sevgiyle kalın!

Instagramdan bizi takip etmeyi unutmayın! -> @efsunlublog

Ayrıca bookstagram hesabımdan da, okuduğum kitaplar hakkında yorumlar yapıyorum, takip etmek isterseniz, kullanıcı adım: @seminguncesi

Semiha Kaya

6 Haziran 1998 doğumlu, hayalleri yaşından çok olan ve hepsini bir bir gerçekleştirmek için acayip hırs dolu bir insanım.
Hırsımın yanı sıra, üşengeç ve unutkan da olduğum için tüm planlarımı sonsuza dek yaşayacakmışım gibi yaparım lakin genelde anın tadını çıkartırım. Hem ne demiş James Dean?
"Sonsuza kadar yaşayacakmışsın gibi hayal kur. Bugün ölecekmişsin gibi yaşa."
İşte tam olarak ben de böyleyim. Sonsuz hayale sahibim ancak anımın da kıymetini biliyorum. Her anın tadını çıkartıyorum.
Size de anınız kıymetini bilmenizi tavsiye ederim, ne de olsa zaman geri dönmez. :)

Bana, instagram: semihaakaya kullanıcı adı üzerinden ulaşabilirsiniz!

Önerilen makaleler

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: