CANAVARIN ÇAĞRISI KİTAP YORUMU | PATRICK NESS

canavarin_cagrisi_kitap_yorumu

Bugün sizlerin karşısına uzun süredir okumak istediğim ama beklentilerimi karşılayamamasından korktuğum için hep ertelediğim bir kitaptan bahsetmek için geldim. Görselden ve başlıktan gördüğünüz üzere Canavarın Çağrısı isimli kitap, beklediğim gibi bir hikayesi olmayan ama beni derinden etkileyen bir eserdi. Herkesde aynı etkiyi yapacağından emin değilim ama benim için 4.5/5 lik bir hikayesi var. Kitap ayrıca beyaz perdeye de uyarlanmış, henüz izlemedim, en yakın zamanda izleyip sizlere onun hakkındaki görüşlerimi de sunacağım.

 

Kitap, ana karakterimiz 13 yaşında olan Conor O’Malley’in etrafında dönüyor. Annesinin ciddi bir rahatsızlığı olan Conor, sık sık bu durum sebebiyle aynı kabusu görmektedir, aynı zamanda okulda da zorbalığa maruz kalmaktadır. Kitabın son bölümüne kadar kabusun içeriğine dair hiçbir bilgi vermeyen yazar bizi hep merakta bırakarak hikayede kopukluğu engellemiş. Ayrıca uzun süredir okuduğum en akıcı kitaptı diyebilirim. Son zamanlarda ağır bir reading slump yaşarken , Canavarın Çağrısı beni resmen kitap sevdasına geri döndürdü. Soluksuz okuduğum bu kitapta ilerleyen sayfalarda , saat hep 12.07 de ortaya çıkan Porsuk Ağacını görüyoruz, yani Canavar‘ı …. Başta bizi geren bu sahneler, ilerleyen zamanlarda hevesle beklediğimiz bölümlere dönüşüyor. Canavar, Conor’a beni sen çağırdın diyerek hikayeler anlatmaya başlar, bir süre sonra Conor, Canavar’ın annesi için gerekli şifayı sağlayan canlı olduğunu düşünür ve sonrasında olan olaylar birbiri ardına devam eder…

 

En çok değinmek istediğim konuysa şu, gerek Conor’un yaşadıkları olsun, gerek Canavar‘ın anlattığı hikayeler olsun, biz okurlara, o kadar güzel dersler veriyor ki. Bazılarında insana farklı bir bakış açısı kazandırıyor.

 

Kitabın sonuna gelmemizle beraber kabusun ne olduğunu öğreniyoruz, gözyaşlarımızla beraber…. Benim için gerçekten çok etkileyici bir kitap oldu, uzun süredir beni ağlatmayı başaran ve soluksuz okutan bir kitaptı…. Herkesin okumasını tavsiye ediyorum, zaten puntoları , otobüste arka koltuğumuzdaki teyzenin bile okuyabileceği büyüklükte olduğu için, sizi sıkmadan bir sonraki sayfaya geçiyorsunuz.

 

Ben şimdi filmini izlemeye gidiyorum ve listenizdeyse üst sıralara almanızı ya da listenizde değilse bir an önce eklemenizi tavsiye ediyorum.

Sağlıklı günler diliyorum ve bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle diyerek kaçıyorum 🖤

 

Eğer gerçeği dile getirirsen, diye fısıldadı canavar Conor’ın kulağına, başına her ne gelirse gelsin onunla yüzleşebilirsin.

Aybike Parlak

3 Mart 1998 doğumluyum, doğduğum andan itibaren hayvanlarla beraber büyüdüm, şuanda da 2 kedi, 1 köpek annesiyim. Hayal kurmayı, gezmeyi, arkadaşlarımı, kitap okuyup bir şeyler izlemeyi ve yazmayı küçüklüğümden beri çok seviyorum. Hayatta ki amacımı hala kestirebilmiş değilim ama şuanlık hayvanlarla ilgilenmeye çalışıyorum, çünkü onların bize ihtiyacı var. (Veteriner Teknikerliği öğrencisi oldum bu yazıyı yazdığımdan beri.
Genel olarak çok tembel birisiyim (blog işi tembelliğe karşı ama halledicez bir şekilde) Ortaokuldayken çok fazla deneme türü, hikaye yazıyordum fakat baya bir süredir yazmıyorum ayrıca şu sıralar kitap okumakta da zorlanıyorum ama kitaplara ve yazma işine tekrar odaklanmak istiyorum.
Kısaca deneyimlerim, sevdiğim şeyler, yorum yapmak istediğim şeyleri sizinle paylaşmak, fikrimi belirtmek istiyorum. Umarım sizin için de yararlı olur. Henüz insanlara kendimi anlatma konusunda yetersiz de olsam beni anladığınızı umuyorum ve zamanla geliştikçe her şey daha iyi olacak. Umarım yazılarımızı beğenirsiniz.

Önerilen makaleler

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: