Ateş ve Barut – Kitap Yorumu

Merhaba arkadaşlar! Bugün, çok severek okuduğum bir kitap yorumuyla geldim. :>

Her zamanki düzenimize uyup, önce arka kapak sonra yorumum sonrasında da alıntıları bırakacağım!

Ateş ve Barut – Arka Kapak:

Kontrolleri dışında hayatları birleşen iki genç… Ayaz, hayatının merkezine koyduğu kızla nasıl baş edeceğini bilmiyordu. İpek, onun hayatına dahil olma sebebini çok sonradan öğrenecekti. Biri hayatın karşısına çıkardığı okları takip etmişti, diğeri içindeki fırtınaya rağmen fedakârlığı seçmişti. Çok kırdılar, çok döktüler. Ne hayatlarındaki köklü değişime ne de başına buyruk kalplerine dur diyebildiler. Birbirlerine savaş açsalar da teselliyi yine hep birbirlerinde aradılar. Ama akılla, mantıkla ve inatla girdikleri bu savaşta asıl söz sahibinin kalpleri olacağını bilemediler…

Ateş ve Barut – Yorumum:

Uzun zamandır, okuduğum en sakin ve en eğlenceli kitaptı diyebilirim.

Karakterler arasındaki enerjinin ve ana karakterlerimizin sağlam duruşu beni o kadar çok etkiledi ki, okuduğum her sayfadan keyif aldım.

Klişe bir girişi olmasına karşın, gereksiz dramlarla boğulmuş, saçma sapan triplerle tuzlandırılmış bir kitap değildi. Aksine, slice of life kategorisine koyabileceğim oldukça sakin ilerleyen ve günlük hayatın bize verdiklerini anlatırken, aynı zamanda da duyguların yoğunluğunu geçirmeyi başaran etkili bir dille yazılmıştı.

Açıkçası, yazarımızın kalemini beğendim. Beni içine çeken bir yanı vardı. Ayrıca, ana karakterimiz İpek’i de çok sevdim. Hatta bazı huylarını kendi huylarıma benzettiğimi de söyleyebilirim.

Kitap boyunca en çok empati kurduğum karakter de İpek oldu zaten. Onun duygularını, sert tavırlarının ardındaki düşünceli yanlarını kendime oldukça yakın buldum ve onu gerçekten anladığım için bu kitaptan fazlasıyla zevk aldım.

Tabii, dram istiyorum, acı istiyorum, gözyaşı görelim diye haykıran yanım için biraz üzücü bir sonuç olsa da… Soft bir hikaye isteyen yanım adına sevindirici bir kitap oldu. >.<

Ateş ve Barut – Alıntılar:

  • “Ben kendimi kendimden korumalıydım asıl. Beni mutsuz eden yine bendim…Beni içten dışa doğru yiyip bitiren bir canavar vardı sanki içimde ve ben ona bir an önce dur demeliydim.”
  • Güller de güzeldi ama dikenleri vardı. Umut da öyleydi. Güzeldi ama hayal kırıklıkları vardı.
  • İnsan kalpten yoksun olduğunda kötülük yapmaz; kalbi ağrır, saçtığı şer çığlıkları olur.
  • Çünkü her insan ömrünce mucizesini arar, ne olursa olsun onu bulur.
  • Aşkına karşılık alan herkes bir mucizenin parçasıdır. Tamamlanmanızı sağlayan eksik parça, bazen dünyanın bir ucunda sizinle birleşmeyi bekler.
  • Hayat karanlık bir gece olsaydı, bazı insanlar ışık saçan ay, bazıları da yol gösteren yıldızlar olurdu.
  • Hayat bir rüzgardır. Öyle bir rüzgardır ki estiğinde hiçbir şey yerinde kalmaz, hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
  • Eğer çevrenizdeki insanların keyfi yerinde ise siz kimsenin umurunda olmazsınız.

Semiha Kaya

6 Haziran 1998 doğumlu, hayalleri yaşından çok olan ve hepsini bir bir gerçekleştirmek için acayip hırs dolu bir insanım.
Hırsımın yanı sıra, üşengeç ve unutkan da olduğum için tüm planlarımı sonsuza dek yaşayacakmışım gibi yaparım lakin genelde anın tadını çıkartırım. Hem ne demiş James Dean?
"Sonsuza kadar yaşayacakmışsın gibi hayal kur. Bugün ölecekmişsin gibi yaşa."
İşte tam olarak ben de böyleyim. Sonsuz hayale sahibim ancak anımın da kıymetini biliyorum. Her anın tadını çıkartıyorum.
Size de anınız kıymetini bilmenizi tavsiye ederim, ne de olsa zaman geri dönmez. :)

Bana, instagram: semihaakaya kullanıcı adı üzerinden ulaşabilirsiniz!

Önerilen makaleler

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: