Merhaba arkadaşlar… Bugün aşırı dramatik, her sayfasını okurken kahrolduğum bu dünya üzerinde bu kadar kötü insanın var olduğunu reddetmek istediğim bir kitabın yorumuyla geldim.

Leyla – Arka Kapak

Bosnalı Leyla büyük bir kâbusu atlatmıştı: Bosna’daki toplama kampında geçirdiği iki yılı. Binlerce kadının travma geçirmesine neden olan savaşın karanlık ve baskıcı yüzünü anlatan bir kadın… Onun isyankâr öyküsü ve acıyla dolu dokunaklı kaderi…

Leyla – Kitap Yorumu

Sabah başladığım, akşamına bitirdiğim yürek burkan bu öykü beni epeyce bir sarstı.

Zaten bu tip otobiyografik eserleri hem izlemeyi hem de okumayı seviyorum. Normal tarih derslerinde gördüğümden çok daha detaylı bir anlatım gibi geliyor, her ne kadar anlatıcının tarafsızlığını koruyamadığı noktalara denk gelsem de, bilgilenmek açısından beni cezbediyor. Bir süre sonra dönemin olaylarını araştırmaya başlıyorum vesaire…

Şimdi kitaba gelirsek eğer… Ah Leyla. Ah. Keşke büyükbabanla büyükanneni dinleseydin de o teyze kılıklı kadınla K.’den çıkmasaydın. Başından geçen bütün o kötülüğün tek sorumlusu değil ama sebebi o kadın.

Hayatın, aklın, korumak istediğin her şeyi kaybettin. Yine de bir şekilde yaşamaya devam ettin. Bu yönden o kadar güçlüsün ki, sana inanılmaz derecede hayran kaldım.

Öte yandan, yazılanların gerçek olduğu düşüncesi beni her sayfada mahvetti. Bütünüyle kahroldum diyebilirim. Çok ağır şeylerdi, sadece Leyla için değil… Kitapta bahsedilen, hatta bahsedilmeyen binlerce kadın bu tarz şeyleri yaşadılar…

Peki, ne uğruna?

Savaşlarda hep arada kalanların canı yanıyor, iki taraf sürekli savaşırken ortada kalanlar canları için, korumak istedikleri için savaş veriyorlar.

Kitap hakkında, ne diyebilirim bilmiyorum. Yaşanılan her şeyin gerçek olması beni fazlasıyla sarstığı için bunlara çok fazla eleştiri getiremiyorum ancak yazarın anlatım diline değinebilirim sanırım…

Yoğun duygular vardı, yaşanılanların tüyler ürpertici ve korkunç şeyler olduğunu da aynı yoğunlukla işleyebilirdi. Anlatım biraz yavandı, ancak bir noktada bunu Leyla’nın bakış açısından anlattığı için de böyle yavan kalmış olabileceğini düşündüm. Zira, Leyla yaşadığı bunca acıdan sonra ruhsal problemler yaşayan bir kadındı ve büyük bir dengesizlik, kayıpla savaş veriyordu.

Kendini, çocukluğunu, gençliğini kaybettiği için belki de anlattıklarının dramatikliği yeterince yoğun yerleşmemiş olabilir.

Yine de, mutlaka okunması gereken ve insanlık tarihini görmemiz açısından oldukça net bir kitap.

Semiha Kaya

6 Haziran 1998 doğumlu, hayalleri yaşından çok olan ve hepsini bir bir gerçekleştirmek için acayip hırs dolu bir insanım.
Hırsımın yanı sıra, üşengeç ve unutkan da olduğum için tüm planlarımı sonsuza dek yaşayacakmışım gibi yaparım lakin genelde anın tadını çıkartırım. Hem ne demiş James Dean?
"Sonsuza kadar yaşayacakmışsın gibi hayal kur. Bugün ölecekmişsin gibi yaşa."
İşte tam olarak ben de böyleyim. Sonsuz hayale sahibim ancak anımın da kıymetini biliyorum. Her anın tadını çıkartıyorum.
Size de anınız kıymetini bilmenizi tavsiye ederim, ne de olsa zaman geri dönmez. :)

Bana, instagram: semihaakaya kullanıcı adı üzerinden ulaşabilirsiniz!

Önerilen makaleler

2 Yorum

  1. Bosna gerçekten güzel bir yer tarihi bir yer ama bir o kadarda acıların yaşadınığı bir yer. Kitap tavsiyeniz ve önerileriniz için teşekkürler.

  2. Katılıyorum, acıların kazındığı tarihi ama bir o kadar da güzel bir yer. :’) Rica ederim, yorumunuz için biz teşekkür ederiz. ^^

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: