YERALTI GÜNLÜKLERİ SERİSİ | GREGOR VE KAN KEHANETİ KİTAP YORUMU

Merhaba arkadaşlar seriyi yorumlamaya tabi ki kaldığımız yerden devam ediyoruz ve sıradaki kitabımız yani üçüncü kitap Kan Kehaneti ile ilgili.

 

Açıkçası serinin üçüncü kitabını okurken sonlarda biraz yorulmadım değil, yani zihinsel olarak dikkatim seride değildi belki de emin olamıyorum ama sonları biraz yavaş gitti gibi geldi bana. Yine de seride sonunda beklediğimiz bir olay oluyor bu sefer !!! Gregor‘un, biricik Savaşçımızın annesi de yeraltına iniyor.

 

Bu sefer ki kehanetimizde sadece sıcakkanlılar arasında oluşan bir salgın bulunmaktadır ve bu salgından Gregor‘un annesi de şifayı kapmaktadır. Yahu kadın daha yeni inmedi mi yer altına ? Neden hemen hasta ediyorsunuz ki kadıncağızı? Salgın gereği, şifayı kapanların derisinde, vücudunda çok çirkin yaralar çıkmaktadır. Hayal gücümü kullanıp yaraları hayal ederken bir miktar midem bulanmadı değil… Neyse biz konumuza tekrar dönelim….

 

Kehanetin gerektirdiği üzere Gregor ve onun güzelim çetesi çoook uzaklara, etobur bitkilerin bulunduğu bir ormana yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. E bu yolculuk sırasında Luxa‘nın hiç olduğunu düşünmediğimiz akrabalarıyla karşılaşmasıyla işler çok başka oluyor. Ormanda yollarını bulması konusunda yardım ediyor bu akraba.

 

Sonunda onca zorlu macerayı atlatıp, etobur bitkileri atlatıp tam şifayı bulduklarını düşündükleri zaman karıncalar tarafından saldırıya uğruyorlar ve sonucunda da kayıplar oluyor elbette, başta o önemli bitki olmak üzere….

 

Sonrasında ümitsizliğe kapıldıkları sırada kehanetin onlara söylediği şeyin aslında başka bir şey olduğunu fark ediyorlar ve geri dönüyorlar. Salgını ortaya çıkaranı ve aslında çoktan şifayı bulduklarını öğreniyorlar. Salgını çıkaran kişi aslında sıçanların hepsini öldürmeyi planlarken, sıcak kanlıların hepsine bulaştırıyor bu hastalığı. E sonucunda da bir sürü kayıplar oluyor. Önemli kişileri de kaybediyorlar tabi ki her kitapta olduğu gibi önemli kayıplar olmak zorunda !

 

Sonunda bütün olaylar çözüldüğünde Gregor eve yalnız dönmek zorunda kalıyor çünkü annesi hala tam olarak iyileşmemiş durumda….

 

 

Kitaba genel olarak puanım 5/5 oldu. Özellikle yazardan beklemediğim şekilde şifa konusunda ters köşe yapması çok hoşuma gitti çünkü klişeden kaçmıştı biraz. Dili önceki kitaplardakiyle birebir olduğu için bu konuda bir şey deme gereği duymuyorum. Lakin tüm seri boyunca gözüme batan şeyi dile getirmek istiyorum…. Gregor, Luxa, diğerleri ve hatta Bot bile yaşından çok daha büyük gibi davranıyorlar tüm seride. Gregor sanki 30 lu yaşlardaymış gibi olgunca davranıyor her şeyde…. Özellikle dövüşmek olsun, düşünce tarzı olsun bu konularda. E dövüş konusunda hadi Öfkeci olduğu için desek bile düşünce tarzı çok olgun ve bu beni çokça rahatsız etti.

 

Yine de kitabı, seriyi çok beğendim….

 

Bir sonraki kitap yorumunda görüşmek dileğiyle, lütfen bize destek olup sitemizdeki reklamlara tıklamayı unutmayın ….

Aybike Parlak

3 Mart 1998 doğumluyum, doğduğum andan itibaren hayvanlarla beraber büyüdüm, şuanda da 2 kedi, 1 köpek annesiyim. Hayal kurmayı, gezmeyi, arkadaşlarımı, kitap okuyup bir şeyler izlemeyi ve yazmayı küçüklüğümden beri çok seviyorum. Hayatta ki amacımı hala kestirebilmiş değilim ama şuanlık hayvanlarla ilgilenmeye çalışıyorum, çünkü onların bize ihtiyacı var. (Veteriner Teknikerliği öğrencisi oldum bu yazıyı yazdığımdan beri.
Genel olarak çok tembel birisiyim (blog işi tembelliğe karşı ama halledicez bir şekilde) Ortaokuldayken çok fazla deneme türü, hikaye yazıyordum fakat baya bir süredir yazmıyorum ayrıca şu sıralar kitap okumakta da zorlanıyorum ama kitaplara ve yazma işine tekrar odaklanmak istiyorum.
Kısaca deneyimlerim, sevdiğim şeyler, yorum yapmak istediğim şeyleri sizinle paylaşmak, fikrimi belirtmek istiyorum. Umarım sizin için de yararlı olur. Henüz insanlara kendimi anlatma konusunda yetersiz de olsam beni anladığınızı umuyorum ve zamanla geliştikçe her şey daha iyi olacak. Umarım yazılarımızı beğenirsiniz.

Önerilen makaleler

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: