Along with the Gods: The Last 49 Days filminin ardından herkese, merhaba arkadaşlar!
Bugün de, geçenlerde izlediğim (filmi izlememin üstünden epey geçti ama…) Along with the Gods: The Two World filminin devam filmi olan Along With the Gods: The Last 49 Days filminin yorumuyla geldim!
Çok uzatmadan, alıştığımız şekilde başlıklandırarak meselemize geçiyorum!
Along With the Gods: The Last 49 Days – Film Konusu:
Film, Along with the Gods: The Two Worlds filminin devamı niteliğindedir.
Serinin bu filminde, üç ölüm meleği (Ha Jung-Woo, Ju Ji-Hoon ve Kim Hyang-Gi) Soo-Hong’un (Kim Dong-Wook) davasına katılacakları sırada Evin Meleği (Ma Dong-Seok) ile karşılaşır. Evin Meleği, onların 1000 yıl öncesine dayanan geçmişlerinden bazı şeyler hatırlar. Bu dünya, öteki dünya ve geçmiş arasında seyahat eder.
Üç ölüm meleğinin gizli ilişkisini araştırır.
Along With the Gods: The Last 49 Days – Film Kadrosu:
Ha Jung-woo – Gang Lim
Ju Ji-hoon – Hewonmak
Kim Hyang-gi – Deok-choon
Ma Dong-seok – Sung-ju, Household God
Kim Dong-wook – Kim Su-hong, laf arasında belirteyim. Kim Dong-Wook’u daha önceden Find Me in Your Memory dizisinde izlemiştim, orada da çok beğendiğim bir oyuncuydu ancak bu filmde ona karşı sempatim bir tık daha fazlaydı. Aşırı sevimli ve hazır cevaplı olması hoşum gitmişti.
Along With the Gods: The Last 49 Days – Film Yorumu:
Evet, arkadaşlar… İlk filmin yorumunda da belirttiğim üzere ben bu seriyi epey keyif alarak izledim. After Death türündeki pek çok filmden daha çok etkilemesine ek, yaratıcılıklarını beğendiğimi itiraf etmeliyim.
Hani, şimdi ilk filmde her şeyin nasıl işlediğini görünce, “Ya şimdi ikinci filmde de aynı işleyişi göreceğiz…” diye düşünebilirsiniz ama bu düşünce sizi ikinci filmi izlemekten alıkoymasın çünkü ilk filmde tamamen Ja Hong’un hayatındaki yanlışları ve doğruları gördük, bunları izlerken birçok hayatın hikâyesine dahil olduk ama benim asıl merak ettiklerim ikinci filmde açıklandı.
Ölüm meleklerimizin hikâyeleri, Ev Meleği olan Sung-Ju tarafından parça parça anlatıldı ve bu anlatım gerçekleşirken de, Soo-Hong’un hayatına benzerliklerini de gösterdiler.
Tekrar etmekten çok uzak bir senaryo, mükemmel bir akış vardı. Açıkçası hem ilk filmi hem de ikinci filmi çok keyifli izledim ve tekrar tekrar izleyeceğim filmler listesine de gönül rahatlığı ile alabileceğimi söylemekten çekinmiyorum.
Hayat ve karma üzerine, Budizm’de şöyle bir yazı varmış: “Ahirete ulaştığımızda, 49 gün boyunca yalan, tembellik, adaletsizlik, ihanet, şiddet, cinayet ve aileye saygısızlıktan yargılanırız. Sadece tüm duruşmaları geçenler reenkarne olurlar.”
İlk film tamamen bundan yola çıkarak hazırlanmış bir senaryoydu, ikinci film ise bunun genişletilmiş haliydi. Meleklerimizin hikâyeleriyle ortaya farklı bir enerji kazandırmıştı.
Ben çok beğendim (x1000) sizlere de izlemenizi öneriyorum!
“Kimsenin doğasında kötülük yoktur. Sadece kötü durumlar vardır, o kadar. O yüzden kin dolu ve kızgın hissettiğinde veya bir şeyi anlayamadığını düşündüğünde her şeyi tersten okuyup düşünmeye çalış. O zaman mantıklı gelmeye başlar. İnsanlardan dünyaya, bu evrene kadar her şeyi…
Hemen alttan da filmimizin fragmanına ulaşabilirsiniz!