The Queen’s Gambit – Dizi Yorumu

Merhaba arkadaşlar… Açıkçası uzun zaman önce başladığım ancak bazı sebeplerden dolayı Netflix’te yaşadığım sıkıntılar oluyor bu sebepler… Diziyi beşinci bölümde bırakmıştım. Ancak abim yakın zamanda bu diziye merak salınca ben de dedim ki “Birlikte izleyelim,” ve birlikte diziyi bitirdik.

Çok uzatmadan, dizinin konusu, oyuncuları ve dizi hakkındaki yorumuma geçeyim. ^^

The Queen’s Gambit – Dizi Konusu:

The Queen’s Gambit hedefi dünyanın en büyük satranç oyuncusu olmak olan Elizabeth Harmon isimli satranç dahisi bir öksüzün sekiz ila yirmi iki yaşları arasında alkol, ilaç bağımlığı ve duygusal güçlüklerle mücadele ettiği yaşam öyküsünü takip ediyor. Hikâye 1950’lerin ortasından 1960’lara doğru uzanıyor.

The Queen’s Gambit – Dizi Kadrosu:

Anya Taylor-Joy – Elizabeth Harmon

Thomas Brodie-Sangster – Benny

Harry Melling – Harry Beltik

Jacob Fortune-Lloyd – Townes

Marielle Heller – Alma Wheatley

Moses Ingram – Jolene

The Queen’s Gambit – Dizi Yorumu:

Öncelikle, diziye ilk çıktığı zamanlarda başlamıştım ancak arkadaşımın Netflix hesabında bir sorun oldu ve uzunca bir süre diziye geri dönüş yapamadım. Bu sırada anime izlemeye daldım ve araya başka diziler de girdi derken diziyi beşinci bölümde bıraktım denilebilir.

Sonra abim bir gün dedi ki, “Hadi bir şeyler izleyelim,” sonra netflix’te takılırken The Queen’s Gambit’i fark etti dedi ki, “Hadi buna başlayalım,” velhasıl bu şekilde diziye tekrar başladım.

Birkaç gün önce de diziyi bitirdim. Gelelim şimdi dizinin yorumuna.

Öncelikle, Beth’in rekabetçi ruhunu ve kazanma hırsını oldukça beğendim. Ancak takıntılı ve alkolik olması beni biraz yordu. Sosyal ilişkilerinde çok yüzeysel kaldığını ve bazı konularda zayıf olduğunu görmek beni biraz üzdü… Ancak dizinin tadını kaçırmadı.

Demek istediğim, Beth’e karşı anaç bir duygu hissettim. O yanlış yola saptıkça elinden tutup doğru yola çekmek istedim falan… Anlayacağınız yine bir dizi karakteriyle aramda sıkı bir bağ kurdum…

Öncelikle satrançtan pek anlamam, küçükken heves etmiş olsam da herhangi bir şekilde satranç üzerinde uzun uzun emek harcamış çalışmış birisi değildim. Bu yüzden diziyi izlerken sadece temel hamleler dışında diğer hiçbir şeyden anlamıyordum ama dizi bu yönden sizi boğmuyordu.

Hani, satranç bilmiyorsan izleyemezsin diye bir kanun yoktu. Kendi içinde akıp gidiyordu, sonuç olarak büyük bir hırsın, tutkuyla karışması ve genç bir kızın erkeklerin arasında yalpalamasına rağmen en iyilerini bile yenecek kadar dik durabilmesi beni oldukça mutlu eden bir şey oldu.

Mini bir diziydi, yedi bölümden oluşuyordu. En uzun bölüm bir saatti. Birkaç gün içinde rahatlıkla bitirebileceğiniz, güzel bir diziydi. Alta dizinin fragmanını bırakıyorum.

Keyifli seyirler dilerim!

*Ayrıca site içindeki reklamlara tıklayarak bize destek olursanız sevinirim!

Semiha Kaya

6 Haziran 1998 doğumlu, hayalleri yaşından çok olan ve hepsini bir bir gerçekleştirmek için acayip hırs dolu bir insanım.
Hırsımın yanı sıra, üşengeç ve unutkan da olduğum için tüm planlarımı sonsuza dek yaşayacakmışım gibi yaparım lakin genelde anın tadını çıkartırım. Hem ne demiş James Dean?
"Sonsuza kadar yaşayacakmışsın gibi hayal kur. Bugün ölecekmişsin gibi yaşa."
İşte tam olarak ben de böyleyim. Sonsuz hayale sahibim ancak anımın da kıymetini biliyorum. Her anın tadını çıkartıyorum.
Size de anınız kıymetini bilmenizi tavsiye ederim, ne de olsa zaman geri dönmez. :)

Bana, instagram: semihaakaya kullanıcı adı üzerinden ulaşabilirsiniz!

Önerilen makaleler

1 Yorum

  1. […] bir ara mutlaka izlemenizi öneririm. (Dizinin ayrıntılı yorumuna ulaşmak için, buraya […]

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: